düğün fotoğrafları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
düğün fotoğrafları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Aşkı evliliğe dönüştürmek!

Uzun bir aşk birlikteliğinden sonra neyin gerçek neyin hayal olduğunu ayırt etmek zor oluyor, değil mi?

Aşk ve kadın-erkek ilişkileri üzerine yaptığı araştırmalarla tanınan Aşk Danışmanı Robin Gorman, fiziksel anlamda yan yana olunduğunda gerçekte kimin ne olduğunun kolaylıkla anlaşılabileceğini ifade ederek, "Biriyle yüz yüze görüşmek gerçekte onun kim olduğunu anlayabilmek adına en iyi yoldur.



Örneğin; internet ortamında çok hoşlandığınız birini gördüğünüzde fiziksel olarak aynı şeyleri hissetmeyebilirsiniz. Yüz yüze gelindiğinde gerçekten uyumlu bir partner bulmak zordur. Her nerede yaşıyorsanız yaşayın ilişkinizi ayakta tutmak adına iletişimi asla aksatmayın. İletişim azlığı her iki tarafta da şüphelere, güvensizliklere ve anlaşmazlıklara neden olabilir. Bu yüzden düzenli iletişim ve birbirini dinleme iyi bir ilişkinin anahtarlarıdır. Birbirinize, birbiriniz hakkında
ne düşündüğünüzü ve ne hissettiğinizi söylemeye teşvik edin" dedi.





Uzun aşk birlikteliğinin evlilikle sonuçlanmasının bireylere bağlı olduğunu söyleyen Gorman, aşıklara şu önerilerde bulundu:

"Birbirinize aranıza başka hiç kimsenin giremeyeceğinin sözünü verin. Dünyanın farklı kürelerinde dahi yaşayabilirsiniz, ancak teknoloji aşkınızı yaşatmanıza yardımcı olacaktır.
Bir araya gelmek için bir gün tespit edin.



Eğer gerçekten ilerde hayatınızı paylaşmayı düşünüyorsanız şimdiden ortak zaman geçirmeniz gerekir. Eğer çiftlerden hiçbiri bir diğerinin yanına taşınmayı düşünmüyorsa bunun imkansız bir aşk olduğuna inansanız iyi olur. Bazı insanlar için hislerini yüz yüzeyken dile getirmek zor olabilir. Bu yüzden sık sık mesajlar atın, mektup yazın ve e-mail gönderin. Birbirinize karşı dürüst olun. Uzaklık bir şeyleri saklayabileceğiniz anlamına gelmez."

Read more

Bir aşkın anatomisi

Midede uçuşan kelebekler. Ayakların yerden kesilmesi. Göğsün üstünde duyulan o ince sızı. Aşkın, hayatımızı ve duygularımızı tepetaklak eden hezeyanlı ve coşkulu etkilerini tarif eden bu cümleler ilk bakışta klişe gibi görünseler de her biri aslında bir fizyolojik gerçeği yansıtıyor.

Bilim dünyası aşkın tıbbi gizemini çözdü bile: Bol miktarda adrenalin, feniletilamin, seratonin ve biraz da oksitosin.

İster biyolojik bir ihtiyaç olsun, ister olmasın, aşkla ilgili bütün klişeler aslında doğru. Peki aşık olduğumuzda bedenimizde gerçekten neler olup bitiyor? İşte bütün klişe hislere fizyolojik açıklamalar:



Midemde kelebekler uçuşuyor

Semptomlar:
Aynı anda hem tuhaf bir sevinç ve coşku, hem de garip bir gerginlik yaşıyorsunuz. Kalbiniz deli gibi çarpıyor.

Nedeni:
Bizim için özel olan o kişiyi kalabalıklar içinde ilk kez gördüğümüzde beynimiz feniletilamin adı verilen doğal bir amfetaminin salgılanması emri veriyor. (Amfetamin spor yaparken ve yemek yerken salgılanan bir hormon.) İkinci aşamada, diyelim ki ilk özel buluşmada, böbrek üstü bezleri vücudumuza adrenalin ve noradrenalin pompalıyor. Bu hormonlar vücudun stresle baş etmek için kullandığı temel silahları olarak biliniyor. Ancak tabii ki söz konusu olan aşk gibi pozitif bir stresse hissettiğimiz "midemde uçuşan kelebekler" oluyor.


Onu bir an bile aklımdan çıkaramıyorum


Semptomlar:
Aklınızı yitirmiş gibisiniz. Duygularınız karmakarışık. Sadece tutku objenize odaklanmış durumdasınız ve ondan başka hiçbir şeyi düşünemiyorsunuz.

Nedeni:
Yapılan araştırmalar aşık olma durumunda beynin obsesif kompülsif bozuklukla aynı semptomları yaşadığını gösteriyor. Obsesif kompülsif bozukluk yaşayan hastalar ile yeni aşık olmuş bir grup insan üzerinde yapılan deneyler, her iki grubun da beynindeki seratonin miktarının yüzde 40 düştüğünü kanıtlıyor. Seratonin düşmesi ise anksiyite ve depresyon yaratıyor. Bu da insanların kimi zaman aşkı mutluluk değil, acı verici bir şey olarak yorumlamalarına neden oluyor. Fakat aşık olanlarda yaşanan bu seratonin gerilemesi aslında geçici bir durum. İlişki bir seneyi geçtikten sonra yapılan testler söz konusu kişilerde seratonin seviyesinin normale döndüğünü gösteriyor.





O da beni sevecek sadece şu an bunu göremiyor

Semptomlar:
Ona sahip olmak için her davranış biçimini, hatta bütün kurnazlıkları deniyorsunuz. Aşkınıza karşılık vermiyor gibi görünse de aslında sizi çok sevdiğine, bir gün bunu kendisinin de fark edeceğine inanıyorsunuz.




Nedeni: Psikologlar, aşık olduğumuzda duygularımıza karşılık almak için şiddetli bir özlem duyduğumuzu ve karşımızdaki insanın her türlü davranışına aşırı duyarlı olup, ilgisiz şeyleri bile olumlu yorumlayabilme potansiyeline sahip olduğumuzu dile getiriyorlar. Aşk acısı çeken 500 kişi üzerinde yapılan bir araştırma, duyguları karşılıksız olan bu insanların, aşık oldukları kişilerin kayıtsız davranışlarına geçerli açıklamalar getirmek gibi sıra dışı bir çaba sergilediklerini gözler önüne seriyor. Bu açıklamaların birçoğu ise maalesef ki hayal ürünü olmaktan öteye gidemiyor.

O dünyadaki en mükemmel insan


Semptomlar:
Çevreniz sizi uyarsa bile, onun hatalarını ve sorunlarını göremiyorsunuz.,

Nedeni:
Aşkın gözleri kör etmesi klişesi aslında bir yanıyla doğru. Uzmanlar karşımızdaki insanın duygularını, yüzünden yansıyanları ve dürüstlüğünü değerlendirirken beynimizin üç farklı bölümünün çalıştığını söylüyorlar. Aşık olduğumuzda ise bu bölümlerin geçici olarak çalışmadığını dile getiriyorlar. Yani karşımızdaki insanım hatalarını, problemlerini aşık olduğumuzda göremememizin fizyolojik bir açıklaması bulunuyor.

Bulutların üzerinde gibiyim

Semptomlar:
Tuhaf bir kaldırma kuvvetiyle ayaklarınız yerden kesilmiş durumda. Aşkınıza karşılık aldığınızdan beri sanki boşlukta yürür gibi hafiflemiş hissediyorsunuz.


Nedeni: Romantik aşkın beyinde yarattığı nöroloji değişimler, insanın öfke, korku, saldırganlık gibi negatif duygular hissetme yeteneğini –geçici olarak- yok ediyor. Karşılıklı aşkın etkisiyle tıpkı mutluluk verici bir ilaç ya da uyuşturucu almış gibi bir deneyim yaşayan beyin, negatif duyguları bastırıp, mutluluk verici duyguları keşfediyor. Böylece görünmeyen bir asansör ayaklarınızı yerden kesip, sizi bulutların üzerindeki aşk cennetine çıkarıveriyor.

Read more

7 kere dokunun, 1 kez seks yapın!

CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe, sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşamın sırrını açıkladı...

Seks ve zevk almanın birbirine karıştırıldığı günümüzde, sürekli olarak duyduğumuz "önsevişme" ifadesinin anlamı hala net bir şekilde bilinmiyor. Yanlış anlamlandırmadan kaynaklı olarak, erkek, kadına sadece seks yapmak için dokunuyor, diğer zamanlarda dokunmasını esirgiyor ve bu bir döngü şeklinde çiftin hafızasına kazınıyor.



Dolayısıyla, çift dokunmalar sonrasında gerçekleşen sekse odaklandığı için dokunmanın verdiği hazzı tam olarak yaşayamıyor ve seks tam bir bütünlük duygusuna ulaşamıyor, bir şeyler yarım kalıyor. Oysa çiftin cinsel haz ve heyecan yaşayabilmesi için havaya girmeleri çok önemli. Ancak, pek çok çift seks hayatlarını rutinleştirerek cinselliği bir görev haline getiriyor.

Burada göz ardı edilen nokta, dokunma, sevişme ya da seks sırasında, ne tür davranışların hangi sıra ile yapılması gerektiği hakkında belirlenmiş kalıpların olmamasıdır. Bu nedenle Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri, sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşamın sırlarından birini açıkladı. Cinsel terapistler çiftlere önsevişmenin gerçek anlamına odaklanarak birbirlerini sevmelerini ve "Sevişmek her zaman, seks zaman zaman!" felsefesini hatırlatarak 7 kere dokunup 1 kez seks yapmalarını önerdi.





KADINA ÖZEL VE DEĞERLİ OLDUĞUNU HİSSETTİRİN, ALICI GÖZLE BAKIN…


Önsevişmenin önemine değinen CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; "İlişkiye hazırlanmada etken faktörlerden biri olan önsevişmeyi, cinsel içgüdüleri arttırmak için heyecan verici bir
eyleme dönüştürmek mümkün. Peki, bu doğru bir şekilde nasıl yapılabilir? Görsel hafızanın güçlü olduğu yani görsel olarak cinsel uyarımlar alarak cinselliğe hazırlanan erkeklerin aksine kadınlar, dokunsal ve hissel uyarımlar yaşayarak cinsel isteklerini harekete geçirebiliyor.



Bu nedenle, cinsel hazzı artırmaya yönelik yapılan ' dokunma, okşama, iltifat etme, küçük mesajlarla kadına güzel ve değerli olduğunu, arzulandığını hissettirme, ona alıcı gözle bakma' erkeğin kadını sekse hazırlaması için gereklidir. Cinsel yaşamda hazırlık süreci, tahrik olma, uyarım süreci, odaklanma, boşalma ve orgazm özellikle kadınlar için erkeklere nazaran çok
daha uzun bir süreç olduğundan, seks yapmaya geçilmeden önce diğer bir değişle, kuvvetli bir arzu belirinceye kadar dokunmalara daha çok yer verilmesi gerekiyor." dedi.





SEVİŞMEK HER ZAMAN, SEKS ZAMAN ZAMAN…


Cinselliğin rutinleşmesinin sakıncalarını anlatan Dr. Keçe; "Günümüzde halen kadın cinselliği karmaşık yapısını korumaya devam ediyor. Bunu bilen pek çok erkek, bu düşüncenin arkasına sığınarak, cinselliğin karşılıklı olduğunu ve cinsel birleşme sırasında kadına da görevler düştüğünü savunuyor fakat cinsel ilişki sırasında kadının uyarılması gerektiği bilincini göz ardı ediyor.



Rutine dönüşmüş olan önsevişme birkaç saniyelik soyunmalardan, öpüşmelerden, klitoris uyarılarından ibaret değil. Nasıl ki, erkek için hazzını harekete geçiren ve cinsel isteğinin zirve yapmasını sağlayan heyecan verici görsel şovlar cinsel yaşamda önemli bir yer tutuyorsa, cinsel içgüdüleri harekete geçirmede ve cinsel isteği artırmada etken olan heyecan verici dokunuşlar da kadın için önemli bir yer tutuyor. Bu nedenle, 'sevişmek her zaman seks zaman zaman' felsefesini cinsel yaşama uygulamak gerekiyor. Dokunmaların çok olduğu bir


cinsel yaşamda heyecana yer verildiği için cinsel istek artacak ve doyurucu bir seks yaşanması kaçınılmaz olacaktır. Ayrıca, kalıplaşmış olan 'dokunma sonrası seks' bilincinin yıkılması, kadının odak noktasını değiştirecek ve hiç olmadığı kadar istekli, heyecanlı ve mutlu olmasını sağlayacaktır." dedi.





CİNSEL DOYUMUN ANAHTARI: "7 KERE DOKUN 1 KEZ SEKS YAP!"


Şehvetli ve doyurucu bir cinsel birleşmenin sırlarını açıklayan Dr. Keçe; "Çift birlikte şehvetli ve doyurucu bir cinsel birleşme yaşamak istiyorsa, birbirinin tarafında olması şart. Bunu başarabilmek için biraz fedakârlık yapmak gerekiyor. Fedakârlık bir zorunluluk değildir, bir armağandır. Sekste kimse kimse için bir şey yapmak zorunda değildir, herkes kendi tatmininden sorumludur.



Çift birbirinden isteklerde bulunabilir, bu istekler yerine geldiğinde çift unları bir armağan gibi kabul etmelidir. Erkeklerin sabah sertleşmelerinden dolayı sabah seksini bir hayli sevdikleri aşikârken, kadınların sabah seksine çoğu zaman kapalı oldukları bilinmektedir. Bunun nedeni, sertleşmiş halindeki erkeğin boşalma odaklı sekse yönelmesi ve kadının uyarılma olmaksızın sekse yönelmek istememesidir.

Bu durumun çatışma yaratmaması için erkekler bir değişiklik yapmalı ve partnerlerini dokunuşlarla uyandırmalı fakat bu uyarım sonunda seks olmamalıdır. İlk denemede kadının yüzünde bir tebessüm belirmesi ya da erkeğe doğru dönmesi gibi bir geri bildirim almak muhtemeldir. İkinci dokunma, banyoda yaptığı bir eylem sırasında, üçüncü dokunma giyinirken ya da kahvaltı yaparken ve dördüncü dokunma evden ayrılırken olabilir.





Kadınlar hissel olarak uyarıldığı için dokunma şiddeti ve dokunmanın yapıldığı bölgeler oldukça önem teşkil eder.Bu nedenle, erkelerin dokunacakları ve öpecekleri yerler kadın erojen bölgeleri, kalçalar, bacaklar, göğüsler, dudaklar, boyun, omuzlar, klitoris ve saçlar olmalıdır. Akşam olduğunda dokunmaların devam ettirilmesine özen gösterilmelidir.



Çift birbirini gördüğünde 'Seni özledim!' düşüncesini yansıtan bir öpücük sırasında, beşinci olan 'Seni istiyorum!' dokunmasını erkek ihmal etmemelidir. Arzulandığını hisseden ve dokunmalar sonucu uyarılan kadın, erkekle cinsel ilişki yaşamak için an kollamaya başlar bile. Altıncı dokunuşu erkek TV izlerken ya da soyunurken kendine özel tavırlarla süsleyerek yapabilir.

Kadın neler olduğunu çözmeye çalışırken, gözünü erkekten ayıramayışını kullanarak, erkek son dokunmayı yatmadan öncesine taşıyabilir ve bunu seks öncesi sevişmeye dönüştürebilir. Erkek aldığı zevke ve kadının cinsel isteğine göre yedi dokunuştan sonra uygulayacağı seksi gecenin keyifli saatlerine ya da güzel bir günaydın seksine saklayabilir. Görüldüğü gibi sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşamın sırrı 7 kere dokun 1 kere seks yap felsefesidir." dedi.

Read more

Fotoğrafçı Gülşah Ekerel ile çok özel röportaj!

Gülşah Ekerel; Düğün fotoğrafları üzerine uzmanlaştığını, nişan, söz, parti, doğum, bebek ve aile çekimleri de gerçekleştirdiğini anlattı...

Biraz kendinizden bahseder misiniz?


1983 istanbul doğumluyum. Keşfetmeyi seven, sanat, müzik, seyahat ve tabi ki fotoğraf tutkunuyum. Ayrıca Tarçın’nın annesiyim :) 10 yıl boyunca kurumsal bir firmada muhasebe sorumluluğu yaptıktan sonra hobi olarak başlayan fotoğraf hayatını radikal bir karar alarak profesyonel is hayatina çevirmiş birisiyim.






Ne kadar zamandan beri fotoğraf çekimleriyle uğraşıyorsunuz?


Aslında fotoğraf hayatımda hep vardı. Ama profesyonel olarak 4 yıldır fotoğraf çekimleriyle uğraşıyorum.






İlk foto.mak. elinize ne zaman aldınız?


Sanırım ortaokul zamanlarıydı. Dedemin 40 yıllık flimli Canon makinesi ile başladım. Sonra compact makinler yerini aldı. SLR makineyi ise 2008 yılında elime aldım. Onun heyecanı çok ayrıydı :)






Neden fotoğrafcı olmak istediniz ve sizi buralara kadar sürükleyen ne oldu?


Aslında fotoğrafçı olmayı hiç hayal etmemiştim. Ben kader diyorum biraz bu duruma, belki de farkında olmadan içim olanlarla kendimi sürükledim. Herşey bir arkadaşımın, kendimize bir hobi edinelim demesiyle başladı. Fotoğraf kursunu seçmiştik. Hem gezeriz, hem eğleniriz bu arada da güzel fotoğraflarımız olur demiştik.






Sonra arkadaşım gelemedi ve ben gittim kursa. Kader ya :) Gittiğim kursta herkes birşeyler yapıyordu. Kimisi web sitesini açıyor, kimisi doğum ve düğün fotoğrafları çekiyordu. O anda, “herkes yapıyor Gülşah sen neden birşeyler yapmıyorsun” dedim. Zaten hayatımda ki dönüm noktalarım hep böyle başlamıştır :)  Sonra şansıma bir arkadaşım doğum yapacaktı ve bir arkadaşımda evlenecekti. Her ikisinede fotoğraf çekimleri için gönüllü olduğumu söyledim. Sağ olsınlar beni kırmadılar. Çok güzel çekimler yaptık. Sonra çektiğim fotoğraflar facebook’ta patlama yaratınca, bu yolda ilerlemem gerektiğini anladım.






Uzmanlık alanınız nedir ?


Düğün fotoğrafları uzmanlaştığım, hergün birşeyler katarak ilerlediğim alan. Ama bunun dışında; Nişan,söz, parti, doğum, newborn, bebek,aile çekimleri de var. Anlayacağınız tüm özel günlerin fotoğraflar çekimlerini gerçekleştiriyorum.






İstanbul dışında çekim yapabiliyor musunuz?


Son zamanlarda bana çok sorulan sorulardan biri. Evet, tarihler uygun olduğu sürece şehir dışına çıkıyorum. Ayrıca farklı mekanlarda çekim yapmak beni de besliyor.






Gününüzün ne kadarını fotoğrafa ayırıyorsunuz?


Tamamını desem :) Fotoğraf çekmek değil sadece, çekilen fotoğrafların editlenmesi, kolajlanması, albüm tasarımı, slayt gösterisi derken kendimi ofisten çıkamaz buluyorum. Ama bu durumdan hiç şikayetçi değilim. “Tutkunuzu takip ederseniz, asla çalışmak zorunda kalmazsınız” cümlesi tam bana göre :)






Size göre özetle fotoğraf nedir?


Bana göre fotoğraf, anı sonsuzluşturmak/ölümsüzleştirmektır.



Fotoğrafa bir çok insan resim diyor. Sizin tepkiniz ne oluyor?


Hoşuma gitmiyor tabi ki. “Resim çizilir, fotoğraf çekilir” cümlesini söylüyorum hemen J Bazende gülüp geçiyorum. Artık insanlar çok bilinçliler arada ki farkı çok iyi biliyorlar ama maalesef klişeleşmiş şeylerden vazgeçemiyoruz.





Çektiğiniz bir fotoğrafın ‘iyi’ olduğunu nasıl anlıyorsunuz?


İyi ya da güzellik göreceli birşeydir. Nasıl her insanın elinin lezzeti ayrı ise, bizim meslekte de herkesin göz lezzeti ayrı diye düşünüyorum. Bir fotoğraf net ve ışığı güzel ise o fotoğraf benim için “iyi” dir. Sonrası biraz sanata giriyor.






İnsanların en özel anlarına fotoğrfalarınızla eşlik ediyorsunuz. Bu size neler hissettiriyor?


Mutluluk sebebim... İnsanların mutluluğu ile mutlu olan, beslenen birisiyim. Onlarla heyecanlanıp, onlarla gülüp, onlarla duygulanıyorum. Her çekimden kendime bir paye alıyorum. Ufkumu açıyorum. Yeni insanlar tanıyıp, hayatıma sürekli yenilikler katıyorum.. Özetle; nefes alıyorum....






Çekim yaparken çok zorluk yaşadığınız oluyor mu?


Olmaz olur mu :) Bir kere o gün çekimini yaptığım kişilerin yaşam koçu oluyorum. Herşeyleriyle birebir ilgileniyorum. Bu bazen gerçekten çok zor olabiliyor. Bir çekimde, gelinimin makyaj danışmanlığından tutun, gelinliğini giydiren, eşyalarını toparlayan, poşetlerini taşıyan, psikolojik danışmanlığını yaptığımı bunların üstüne anı yakalayan fotoğrafçısı olmaya çalıştığımı bilirim :)






Özellikle doğum fotoğrafları sizi zorluyor mu?


Asla... Mucizeye şahitlik etmenin nesi zor olabilir ki ?






Çekimlerde yaşadığınız en komik ve en kötü/şansızlık diyelim yaşadığınız bir olayı paylaşabilir misiniz?


Gelin-damatların geç kalması dışında yaşadığım kötü bir olay yok J Ama bir keresinde, otobanda çekim mekanına doğru ilerliyoruz. Birden yan şeritte ki motorsikletin bize yanaştığını farkettik. Elleriyle birşey yapıyorlar ama ne demek istediklerini anlayamamıştık. Kasklardan da yüz ifadelerini göremiyorduk. Sonra camı aç işaretini yaptı.




Camı açtık ve arkadası arkadaşı bizden zarf istedi. O anda ki şaşkınlığımızı görmeniz gerkiyordu.
Çok yolumuz kesilmişti ama böyle bir zarf isteme olayı ile karşılaşmamıştım. Benim için en komik olay budur :)


Gülşah Ekerel'e aşağıdaki web sitesinden ulaşabilirsiniz.


www.gulsahekerel.com

Read more
 
ücretsiz porno izle ücretsiz porno hd porno izle mobil porno porno izle türk porno türk porno
Kadınla Yaşam Bloğu Design by Türkçe amatör Porno © 2009