Erkeklerin en büyük kabuslarından birisi de ereksiyon problemleri ile karşılaşmalarıdır... Toplum içinde hala bir tabu olan ve rahatça dile getirilemeyen ereksiyon bozukları, sebepleri bilindiğinde önüne geçilemeyecek bir rahatsızlık değildir.
* Yaşam Tarzı
Ereksiyon bozukluklarının temelinde, kişinin yaşam tarzı etkili olmakta. Sigara içmek, düzenli ve aşırı alkol tüketimi, uyuşturucu kullanımı, damarların tıkanmasına ve penise giden kanın pompalanmasında aksamalara neden olur. Aşırı kilolu olmak ve egzersiz yapmamak da olası risk faktörlerinin doğmasına sebep olabilmekte.
* Ameliyat
Prostat ve mesane kanseri dolayısıyla yapılan ameliyatlar da ereksiyon problemlerinin doğmasına sebep olabilmekte. Bu tip ameliyatlarda, penise yakın olan sinir ve damarlar kalıcı zararlar görmediği sürece, 6 ila 18 ay içinde ereksiyon normal haline dönebilmekte.
* İlaç Tedavisi
Kan basıncını düzenleyici ilaçlar, antidepresanlar yine ereksiyon sorunları ile karşılaşmanıza neden olabilirler. Benzeri ilaçlar aldığınızda ve bazı yan etkilerden şüpheleniyorsanız vakit kaybetmeden doktorunuzla görüşün.
* Psikolojik Rahatsızlıklar
Ereksiyon bozukluklarının en büyük sebeplerinden birisi de geçirilen psikolojik rahatsızlıklardır. Ereksiyon problemi çeken erkeklerin, yüzde 10 ila 20'si tamamen psikolojik nedenlere bağlı olarak bu rahatsızlığı yaşamaktadırlar. Stres, depresyon, düşük özgüven, anksiyete bozukluğu beraberinde ereksiyon bozukluklarını da getirebilmekte.
Baba olmak isteyen erkeklerin dikkat etmeleri gereken birkaç nokta bulunuyor. İşi şansa bırakmamak ve sağlıklı bir bebek sahibi olmak için anneler kadar olmasa da biraz özveride bulunmak gerekiyor... Yaşam tarzı, yanlış beslenme ve aşırı stres hormon düzenini bozarak, çocuk sahibi olmak isteyen ancak bunda sıkıntı yaşayan erkeklerin şansını azaltıyor.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Burcu Arslan, basit yaşam tarzı değişiklikleriyle bu dezavantajları avantaja çevirmenin mümkün olduğunu söylüyor ve baba olmak isteyen erkeklere küçük ama önemli tüyolar veriyor. İşte Dr. Arslan'ın önerileri:
Haberin devamı için tıklayın!
Özellikle yaz aylarında ince giysiler giyemeyen, denize-havuza rahatlıkla giremeyen, psikolojik baskı yaşayan büyük memeli erkekler cerrahi müdahale ile sıkıntılarından kurtuluyor. Jinekomasti, erkeklerde hiç de azımsanmayacak oranda görülen ancak hastaların çok azının durumun farkında olduğu, çoğunlukla yapısal olduğuna ve çaresinin olmadığına inanılan bir hastalık.
Doç Dr Ahmet Sönmez "Bunda kısmen doğruluk payı var aslında; çünkü özellikle ergenlik dönemindeki erkeklerde görülen jinekomastinin büyük çoğunluğunun sebebi henüz tam olarak bilinemiyor. Ancak çok az bir oranında şişmanlık, bazı ilaçlar ve hormonal dengesizlikler rol oynuyor.
Jinekomasti erkeklerde ileri yaşta, andropoz döneminden sonra da sık görülebiliyor. Bu durumdan erkeklik hormonunun seviyesinin azalması sorumlu. Ancak ilaç etkisi ve hormonal dengesizliğe yol açabilecek diğer rahatsızlıklar da araştırılmalı." dedi.
Doç Dr Ahmet Sönmez erkeklerin bu konuyu saklamayı tercih ettiklerini, çoğunun bunu önemsemez görünürken aslında şikayetçi olduğunu söylerken, jinekomastinin sebebi ne olursa olsun her yaşta erkeğin kıyafet seçimini etkileyen ve sosyal ortamlarda sıkıntıya sokabilen bir durum olduğunun altını çizdi.
Hasta grubu içinde, memelerinin büyük olduğunu fark eden, ancak bunun bir hastalık oluduğunu bilmeyenlerin sayısı da bir hayli fazla. Doç Dr Ahmet Sönmez bir hastasının izlenimlerini şöyle anlattı:"Yakın zamana kadar bende on yıldır var olan problemin jinekomasti olduğunu bilmiyordum demişti ameliyat ettiğim bir hastam. Ergenlik döneminden beri göğüsleri diğer arkadaşlarnınkinden büyük olduğu için yaz aylarını hep sıkıntılı geçirmiş, bedenine göre hep büyük ve bol kıyafetler tercih etmişti. Hele hele kumsalda güneşlenmek, denize veya havuza girmek tam anlamıyla kaçındığı faaliyetler olmuştu.
Memelerinin büyük olmasının tıp dilinde adı olan ve uzun yıllar önce tanımlanmış bir bulgu olduğunu ve bu durumun tedavi edilebilir olduğunu yakın zamanda tesadüfen öğrenmişti."
Bu gibi durumlarda hastaya hem sosyal fobisinin önüne geçecek hem de sağlık problemlerini giderecek bir dizi tedavi tavsiye ediliyor. Doç Dr Sönmez "Jinekomastinin standart bir tedavisi vardır ve sonuçlar oldukça yüz güldürücüdür. Ameliyat, cerrah ve hastanın tercihine göre lokal veya genel anestezi ile yapılabilir. Yine tercihe göre açık veya kapalı yöntem ya da her ikisinin kombinasyonu uygulanabilir.
Ameliyat sonrası ağrı hissi oldukça azdır ve iyileşme süreci hızlıdır. Hasta kısa süre içinde kendini toparlar ve hızla günlük hayatına dönebilir" derken ameliyat öncesi hastanın beklentisinin iyi tespit edilmesinin de önemini vurguladı.
Araştırmalara göre özellikle erkekler bu konuda son derece zayıf. Kadınlar, yalnızlıklarıyla daha barışık yaşayabiliyor ancak, erkekler bunu başaramıyor Dünya Yaşlanma Konseyi (DUNYAK) Başkanı Kemal Aydın, "yalnızlığın yaşlılığı erkene aldığını" belirterek, "Araştırmalara göre özellikle erkekler bu konuda son derece zayıf. Kadınlar, yalnızlıklarıyla daha barışık yaşayabiliyor ancak, erkekler bunu başaramıyor" dedi.
Yaşlılık bilimi uzmanı (Gerentolog) Aydın, Pozantı ilçesinde düzenlenen "Akdeniz Yaşlanma Forumu Çalıştayı" için geldiği Adana'da, AA muhabirine yaptığı açıklamada, konseyin 2009 yılında İstanbul'da kurulduğunu ve 190 ülkede yapılanma çalışmasını tamamladığını bildirdi.
DUNYAK'ın Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütü gibi uluslararası kurumların yaşlanma ile ilgili politika ve programlarının bölge, ülke, il ve ilçelerde uygulanması için kurulmuş, kar amacı gütmeyen sivil toplum kuruluşu olduğunu vurgulayan Aydın, "Amacımız konseyimizin çatısı altında tüm dünya yaşlılarının yaşam kalitesini yükseltmek" dedi.
Aydın, yaşlanmanın anne karnından ölünceye kadar devam eden bir süreç olduğunu, bu nedenle konseyin sadece yaşlılara hizmet eden bir oluşum gibi görülmemesi gerektiğini ifade etti.
Yaşlılığı hızlandıran birçok etken olduğunu, "yalnızlığın yaşlılığı erkene aldığını" belirten Aydın, "Araştırmalara göre özellikle erkekler bu konuda son derece zayıf. Kadınlar, erkeklere oranla yalnızlıklarıyla daha barışık yaşayabiliyor ancak, erkekler başaramıyor. Kadınlar kendilerini toplumdan fazla soyutlamıyor, sosyal ilişkileri daha güçlü tutabiliyorlar, bunun bedelini de uzun ömür olarak geri alıyorlar" şeklinde konuştu.
Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de ortalama yaşam süresinin uzadığını, yapılan araştırmalara göre bu sürenin 72 yaşına kadar çıktığını belirten Aydın, "Bu nedenle, yaşlılarımız için acil eylem planını bir an önce hazırlanmalı. Çünkü, Türkiye bu konuda geç bile kaldı" dedi.
TÜRKİYE: YAŞLI DOSTU ÜLKE
Aydın, Türkiye'nin doğası, kültürel değerleri, iklimi, sıcak kanlı insanları ve yaşlıyı her zaman baş üstünde tutan kültürüyle "yaşlı dostu ülke" olduğunu, ancak, bunun diğer ülkelerce de kabullenilmesi gerektiğini belirterek, "Bu nedenle imza kampanyası başlattık. Türkiye'nin 'yaşlı dostu' ülke olması için bugüne kadar 7 bin imza topladık. İmza atanların önemli bir bölümünü yönetim kademesinde olanlar oluşturuyor. Bugüne kadar sadece birkaç ülkede 'ben imza atmam' diyen, Türkiye'ye ön yargılı yaklaşan az sayıda kişiyle karşılaştık" dedi.
Bu statünün elde edilmesinin Türkiye'nin kalkınmasına önemli katkı sunacağına inandığını belirten Aydın, bu kapsamdaki stratejik planda Türkiye ve komşuları, yani Orta Doğu ülkelerine öncelik verdiklerini kaydetti.
BM'nin, 2002 yılında İspanya'da yaşlanma eylem planı yayımladığını hatırlatan Aydın, şöyle devam etti:
"Bu eylem planına bütün ülkeler imza attı. 2007 yılında Türkiye'de, Devlet Planlama Teşkilatı, ulusal yaşlanma eylem planını hazırladı. Ama bu plan ülke genelinde 7 bölge bazında gerçekleştirilmeli. Her bölge kendi eylem planını hazırlayıp artılarını eksilerini ortaya koymalı.
Örneğin, 'Akdeniz Eylem Planı' kapsamında, Adana "kür merkezi" olma özelliklerine sahip. Yarım saatlik mesafeden denizden çıkıp boğucu sıcaktan kurtularak yayla havası almak mümkün."
Aydın, Dünya Yaşlanma Konseyi'ni Türkiye'de kurduklarını, etkisi alanının genişlemesi ve gücünün artması için devletin desteğine ihtiyaçlarının bulunduğunu, bundan sonraki süreçte de "Dünya Yaşlılar Fonu"nu oluşturmayı hedeflediklerini sözlerine ekledi.
"Bu hastalık cinsel yaşamımı bitirebilir mi?", "Artık tam bir erkek olamayacak mıyım?" Bunlar prostat hastalığı ile karşı karşıya olan erkeklerin yaşadıkları sorunlarla ilgili olarak ilk akla gelen sorular. "Bu hastalık cinsel yaşamımı bitirebilir mi?"
"Artık tam bir erkek olamayacak mıyım?"
Bunlar prostat hastalığı ile karşı karşıya olan erkeklerin yaşadıkları sorunlarla ilgili olarak ilk akla gelen sorular. Oysa tıp teknolojisinde devrim niteliği taşıyan "da Vinci Robotik Cerrahi Sistemi" ile prostat hastalığı ve beraberindeki cinsel işlev kaybı, erkeklerin korkulu rüyası olmaktan çıkıyor. Memorial Antalya Hastanesi Üroloji Bölümü'nden Prof. Dr. Tibet Erdoğru, prostat kanserinin muayenesi ve tedavi yöntemleriyle ilgili bilgi verdi.
Prostat sorunu, gece uykusunun sağlıklı bir şekilde tamamlanmasını engelleyebiliyor. Her erkekte, geceleri uykunun REM döneminde en az 3 kez ve en az 10 dakika olarak gerçekleşen ereksiyonlar olur. Bu ereksiyon sırasında penis oksijenli kanı alarak beslenir ve anatomik yapısını korur. Ereksiyon olmayan penis beslenemez ve anatomik yapısında incelme-kısalma meydana gelmeye başlar. Gece sık aralıklarla 4-5 kez tuvalet ihtiyacı için uyanan kişiler, uykunun REM dönemine giremediği için ereksiyon olamayabilir. Bu nedenle de geceleri istenilen seviyede beslenemeyen penise bağlı cinsel fonksiyon bozuklukları ortaya çıkar.
Da Vinci Robotuyla mevcut şikayetlere son
Erkeklerde yaş ilerledikçe özellikle boşalma ile ilgili sorunlar artmakta ve ağrılı boşalma şikayetleri ortaya çıkmaktadır. İleri yaş, sertleşme sorununu da beraberinde getirmektedir. 70 yaş grubundaki hastaları değerlendirdiğimizde prostat şikayetlerini hafif, orta ve ağır olarak derecelendiriyoruz. Henüz sonuçlarını yayınlamadığımız bir araştırmamızda, 70 yaş grubundaki hastalarda ereksiyon ve boşalma sorunları görülmektedir.
Ancak prostat şikayetleri ortaya çıktığında bu sorunlarda da artış olur. Yani idrar yapma sorunu ile birlikte ağrılı boşalma, meni miktarında ve sertleşme oranında azalma da ortaya çıkmaktadır. Bu 60 yaş için de 50 yaş için de geçerli bir durum. 50 yaşındaki bir kişinin prostat şikayeti varsa, boşalma ve ereksiyon şikayetleri de ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle hastaların prostat şikayetlerini tedavi ettiğimiz zaman ereksiyon ve boşalma fonksiyonunun sorunlarında da iyileşme sağlanabilmektedir.
Hastanın ameliyattan sonra ereksiyonunun başlaması için belli bir sürenin geçmesi gerekir. Ameliyat sırasında ne kadar korunsa da o bölgedeki sinirler bir şekilde sağa sola çekilmekten etkilenmektedir. "da Vinci Robot" bu çekilme etkisini de en aza indirir.
da Vinci Robot cerrahisi ile sağlanan sinir koruması erkeklerin cinsel sağlığını koruyor
da Vinci Robotik Sistem ile gerçekleştirilen prostat ameliyatlarında, deneyimli laparoskopik cerrah için, 3 boyutlu, "high definition" kalitesinde ve 10-20 kat büyütmeli olarak görüntü sağlanır ve robot kollarının vücut içindeki 3 boyuttaki 540° hareket kabiliyeti ile sinirler ve damarlar en zor yerde bile rahatlıkla korunarak kanserli prostat çıkartılır ve radikal tedavi sağlanır.
Penis rehabilitasyonu gerekebilir
Ameliyat sonrası ereksiyonları başlamayan hastalara penis rehabilitasyonu uygulanır. Hastaya bazı ilaçların penise haftada 2-3 kez uygulanması öğretilir. Böylece hasta ve eşi haftada 2-3 kez cinsel ilişkilerine devam edebilme avantajını kazanır. Oluşan ereksiyon ile penis beslenir, anatomik yapısını ve sertleşme dokuları özelliklerini kaybetmez. Hastalar kendiliğinden ereksiyon olmaya başlayıncaya kadar penis rehabilitasyonu sürdürülür.
İki hafta sonra iş başı
da Vinci robotik ve laparoskopik cerrahi sonrası hastaların %95'i, 1-2 gün hastanede kaldıktan sonra evlerine gitmektedir. Hastanın açık radikal ameliyatlarda iyileşme süresi 7-10 gündür. Prostat kanserinin da Vinci robotla cerrahisi sonrası hastalar %96-98 oranında normal şekilde idrar tutabilmekte, %80-90 oranında da ek tedavi almadan cinsel fonksiyonunu gerçekleştirebilmektedir.