Erkeklerin cinsel hayatlarındaki en büyük kabuslarından biri hiç kuşkusuz ki erken boşalmadır. Hemen her erkek hayatının bir döneminde erken boşalma sorunu yaşayabilir. Boşalma kontrol edilebilen bir reflekstir ve erken boşalmanın %100 tedavisi vardır. Erkeklerin cinsel hayatlarındaki en büyük kabuslarından biri hiç kuşkusuz ki erken boşalmadır. Hemen her erkek hayatının bir döneminde erken boşalma sorunu yaşayabilir. Boşalma kontrol edilebilen bir reflekstir ve erken boşalmanın %100 tedavisi vardır.
Peki erkekler neden erken boşalır?
Erken boşalma genetik midir, yoksa öğrenilmiş bir refleks midir? Erken boşalmada psikolojinin rolü nedir? Cinsellik, aile ve evlilik konularında halkımızı bilgilendirmeyi ve farkındalığı arttırmayı camaçlayan Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED), erkeklerin korkulu rüyası erken boşalma hakkında çok çarpıcı bir basın açıklaması daha yaptı.
Erken boşalma yerine denetimsiz boşalma ifadesini kullanmak daha uygundur
Erken boşalma ilkel bir savunmadır. Erken boşalmanın erkeklerin en sık yaşadığı cinsel sorunlardan biri olduğunu söyleyen CİSED Genel Başkanı Dr. A. Cem Keçe; ''Erken boşalma, erkeğin boşalma refleksi üzerinde istemli kontrolünün olmaması durumudur. Erkekler bize en çok erken boşalma şikayeti ile başvurmaktadırlar. Erken boşalma genellikle halk arasında partnerini tatmin edemeden boşalma, penis vajinaya girmeden, değer değmez ya da penis vajinaya girdikten birkaç dakika sonra boşalma olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımlar kısmen doğru olmakla birlikte aslında erken boşalma yerine denetimsiz boşalma ifadesini kullanmak daha uygun olacaktır. Yani önemli olan erkeğin ne kadar sürede boşaldığı değil, boşalma refleksi üzerinde istemli kontrolü olup olmadığıdır.'' dedi.
Erken boşalmanın çok eski devirlerden beri var olduğunu söyleyen Dr. Keçe; ''Erken boşalma bize göre kazanılmış bir reflekstir. Çok eski devirlerde ilkel çağlarda yaşayan insanlar doğada yaşamlarını sürdürmek ve canlarını korumak zorundaydılar. Seks yaparken de bir yandan da her an vahşi bir hayvanın saldırabileceği korkusunu yaşamaktaydılar. Bu nedenle de erkek bir an önce işlerini bitirmeyi yani boşalmayı amaçlıyordu. Seksten keyif almak için huzurlu bir ortam gereklidir.
Eğer huzur yoksa ve tehlike varsa vücutta adrenalin salgılanır ve kişi bir an önce bulunduğu ortamdan kaçmak ister. Yani erken boşalma da insanın kendini korumak için geliştirdiği bir savunmadan oluşmuş ve nesilden nesile aktarılmış bir davranış örüntüsüdür. Yani erken boşalma ilkel bir savunmadır.'' dedi.
Erken boşalmada suçlu olan penis değildir
Seksin kişinin en saf ve savunmasız hali olduğunu söyleyen CİSED Genel Başkan Yardımcısı Psk. Gülüm Bacanak; ''Sevişirken insan en saf, en savunmasız halindedir, tehlikelere karşı açıktır. Bu, hem dışarıdan gelebilecek fiziksel tehlikeler olabileceği gibi, hem de başka bir insanla özel bir anı paylaşma ve ona karşı korunmasız durumda olmanın yaratabileceği tehlikedir. Yani erkek bazen bu yakınlıktan korkabilir ve yakınlığa karşı bir koruma kalkanı olarak da erken boşalma ortaya çıkabilir.'' dedi.
Erken boşalmanın birçok farklı nedene bağlı olarak oluşabildiğini söyleyen Psk. Bacanak; ''Cinsel sorunla karşılaşmak ve bunu kabul etmek erkek için kolay değildir. Çünkü erkekler cinsel performansı erkekliğin göstergesi olarak görürler. Erken boşalan erkekler bu durum karşısında partnerlerinden utanırlar ve özür dilerler. Bu çok yanlış ve yapılmaması gereken bir davranıştır. Ayrıca, bütün suçu penislerinde görürler ve penisi kontrol edemedikleri için kızarlar. Oya ki erken boşalmada suçlu olan penis değildir, olusuz düşüncelere ve bilişsel çarpıtmalara sahip olan beyindir.'' dedi.
Erken boşalma erkeğin hayata karşı duruşu olabilir
Erken boşalmanın erkeğin hayata karşı duruşu ve hayatı algılayış biçiminin bir sonucu olarak da yaşanabileceğine dikkat çeken CİSED Genel Sekreteri Psikolojik Danışman Fatma Ayrık; " Erken boşalan erkeklerin ortak özellikleri vardır. Bunlar;
-Hızlı yemek yerler,
-Hızlı araba kullanırlar,
-Hızlı konuşurlar,
-Her konuda aceleci ve sabırsız davranırlar,
-Çabuk sinirlenirler, stresli ve gergindirler,
-Kontrolsüz davranışları vardır,
-Ya çok çabuk güvenirler ya da güven duymada zorlanırlar,
-Kaygılı ruh halleri vardır,
-Çocukluklarında babalarıyla sorunları vardır,
-Çocukluklarında yataklarını ıslatmışlardır,
-Genellikle eğitim düzeyleri yüksektir,
-A tipi kişilik yapısına sahiptirler.
Yani rekabetçi, sosyal alanda ve mesleğinde hırslı, sabırsız, aynı anda birkaç iş yapmayı seven, insanlara ve olaylara çabuk sinirlenen, onaylanmayı bekleyen, sorunlu bir dinlenme tarzı olan, daima telaşlı, vb. özellikleri vardır. Eğer erkek bu özelliklerini kontrol edemezse yatakta boşalmasını kontrol etmesi de çok zordur. Çünkü erken boşalma erkeğin hayata karşı bir duruşu, varoluş şekli de olabilir.'' dedi.
Sağlıklı erkeklerin, daha uzun yıllar aktif bir cinsel hayatı olduğunu ortaya çıkardı. Chicago Üniversitesinde yapılan araştırmada, sağlık durumu iyi veya mükemmel 55 yaşındaki erkeklerin, sağlıkları kötü veya vasat düzeydeki erkeklerle mukayese edildiğinde ortalama 5 ila 7 yıl daha uzun cinsel yaşamlarının olduğu belirlendi.
Araştırmada, sağlık durumu iyi ya da mükemmel kadınların, sağlıkları kötü veya vasat olanlarla karşılaştırıldığındı 3 ila 6 yıl daha uzun cinsel yaşamlarının bulunduğu kaydedildi.
Sağlık durumları çok iyi veya mükemmel durumda bulunan erkek ve kadınlar, sağlık durumları kötü veya vasat erkek ve kadınlarla karşılaştırılırken, sağlığı iyi olan erkeklerin kötü olanlara göre 1,5 ve kadınların da 1,8 kat cinsellikle daha ilgili olduğu görüldü.
25 ila 85 yaşlarındaki 6 binden fazla Amerikalıya ait verilerin incelendiği ve British Medical Journal'da yayımlanan araştırmada, orta ve ileri yaşlarda cinsel faaliyet, cinsel yaşamın kalitesi ve cinselliğe ilginin sağlık durumuyla doğrudan bağlantılı olduğu tespit edildi.
Araştırmacılar Doçent Stacy Tessler Lindau ve asistanı Natalia Gavrilova, erkeklerde faal cinsel yaşam beklentisinin kadınlardan daha uzun olduğunu, ancak sağlığı kötü erkeklerin faal cinsel yaşamlarının kadınlara göre kısa olduğunun altını çizdi.
Araştırmada ayrıca, daha sık cinsel ilişkide bulunan insanların daha sağlıklı olduğu tespit edilirken, cinsel açıdan aktif insanlar arasında, sağlık durumu iyi olmanın, erkeklerde daha sık cinsel ilişkiyle (haftada bir veya daha fazla) bağlantılı olduğu tespit edildi.
Araştırmacılar makalelerinde, "cinsel aktivite, yüksek kaliteli cinsel yaşam ve cinselliğe ilginin yaş ilerledikçe erkeklerde kadınlardan daha fazla olduğunu" kaydetti.
Kadınlara "35 yaşına kadar doğumları bitirin" deniyor, erkekler zaman konusunda sıkıştırılmıyordu. Halbuki son araştırmaların sonuçları, erkekleri hayal kırıklığına uğratacak hatta iktidarlarını bir miktar sarsacak gibi! Yakın zamana kadar erkeklerin ölünceye kadar baba olma yeteneğinin sürdüğü düşünülüyordu. Kadınlara "35 yaşına kadar doğumları bitirin" deniyor, erkekler zaman konusunda sıkıştırılmıyordu. Halbuki son araştırmaların sonuçları, erkekleri hayal kırıklığına uğratacak hatta iktidarlarını bir miktar sarsacak gibi!
Yaşlanan sadece kadınların yumurtaları değil
Spermler de yaşlanma ve çevresel koşullardan nasibini alıyor. Erkeklerin de yaşı ilerledikce, spermlerinin kalitesi bozuluyor. Bu gelişmeler için erkeklerin çok yaş alması şart değil, 38 yaşından sonra spermlerde değişim başlıyor. Kadınlara nasıl "En geç 35 yaşına kadar doğur" deniyorsa, erkeklere de "Elini çabuk tut" deniyor artık! Çünkü 38'inden sonra sperm sayısı azalıyor ve yumurtayı dölleyemiyor. Ayrıca yaşlı spermlerle meydana gelen gebeliklerde düşük riski de artıyor... Şimdi bilim adamları erkeklerin spermlerini bazı vitamin ve mineral kokteyleriyle gençleştirmenin peşinde. Yöntemlerden biri de genç ve sağlıklı kadın yumurtası.
Erkeklerde sperm sayı ve hareketi normal olsa bile bazı durumlarda çift çocuk sahibi olamıyor. Hatta bu çiftlerde tedavi amaçlı yapılan aşılama ve/veya tüp bebek tedavileri de başarılı olamıyor. Fransa ve Belçika'da laboratuvarları bulunan genetik ve embriyoloji uzmanı Dr. Moncef Benkhalifia, "Kesinlikle biliyoruz ki yaşın, spermin genetik yapısını bozucu etkisi var" diyor.
Spermin kalitesini farklı vitamin
kombinasyonları, vitaminler, antioksidanlarla artırmaya yönelik bazı uygulamalar denendi halen de deneniyor. Bunlar aslında inderekt yöntemler. Yani ağızdan alınıyor, genel vücut sistemi üzerinden sperm üretimini de etkilemesi bekleniyor. Bir başka grup doktor aynı amaçla yüksek doz C vitamini verdi. Sonuçta beklenenin tam aksine etki yaptı ve sperm kalitesini çok kötü etkiledi.
İYİ SPERM ÜRETİMİ İÇİN ORTAM HAZIRLANIYOR
Dr. Benkhalifia, "Spermin DNA'sında bozulma varsa bile yumurtayı dölleyebilir. Bu dölleme yanıltmamalı. Çünkü spermin DNA'sı bozulmuşsa, oluşturduğu embriyo gelişimini sürdüremez. Spermin DNA'sındaki kırılmaların önlenmesi için çok düşük dozda C ve E vitamini, betakeraton, selenyum, çinko veriyoruz. Bu tedavi bütün vücudun oksidatif stresini alıyor. İyi sperm üretimi için ortam hazırlıyor" diyor. Sperm gelişimi süreci yumurtadan daha uzun sürüyor. Yumurtalar 28 günlük sikluslarla üretilirken, sperm için ortalama 72 güne ihtiyaç var. Dolasıyla vitamin-mineral tedavisinin sonuç vermesi için 3 ay gerekiyor.
OLGUNLAŞMAYAN SPERME ÇİNKO VE D VİTAMİNİ
Spermle ilgili bir diğer sorun da "prematüre" olması. Spermin DNA zincirindeki bozulmaya bağlı olgunlaşma sorunu olduğunda da yumurtayı döllemesi mümkün. Hatta embriyo 3-5 gün gelişimini sürdürüyor. Fakat rahime tutunma oranı düşük. Prematüre spermler, erken düşüklere yol açıyor. Dr. Benkhalifia bu sorunun tedavisinde de çinko ve D vitamininden yararlandıklarını anlatıyor. Bunun için C ve E vitaminin kullanılmasına gerek duyulmuyor. Bundan da yarar görmek için 3 ay uygulanması öneriliyor.
Bazı şanssız erkeklerde yukarıda sözü edilen sorunların her ikisi de görülüyor. Bu durumdaki erkeklere yönelik çok güçlü tedaviler veriliyor. 3 ay boyunca çinko ve güçlü antioksidan kompleksleri içiyorlar. Dr. Benkhalifia, kullandıkları vitamin ve minerallerin tümünün doğal yollardan elde edildiğini, kimsayal ürünleri tercih etmediklerini belirtiyor.
KADIN YUMURTASI İLAÇ GİBİ!
Hacettepe Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Timur Gürgan'ın verdiği bilgiye göre, spermlerdeki yumurtayı dölleme bozukluğunun temel nedenlerinden biri sperm kafasında yumurta zarını eriterek içeriye girmesini sağlayan sistemdeki bozukluk. Bir diğeri de spermlerin genetik yapısının, kadın yumurtasıyla uygun şekilde birleşmesine izin vermemesi. Sperm DNA'sında ortaya çıkan kırılmaların ve kopmaların yaşla birlikte artması diğer önemli bir faktör. Prof. Dr. Gürgan, "Genç ve sağlıklı kadın yumurtasının bu sorunların bir kısmını iyileştirici etkisi var. Bu nedenle sperm problemi taşıyan çiftlerde, kadın yumurtalarının farklı yöntemlerle ve ilaçlarla desteklenmesi fayda sağlayabiliyor. Bu durumlarda yumurta gelişimine katkıda bulunabilecek vitamin, eser element ve enzim destekleriyle kadının bünyesine uygun yumurta destekleyici ilaçların verilmesiyle yapılan tedaviler uygulanıyor" diyor.
"ERKEKTE SINIR 50 YAŞ"
Erkekler her yaşta baba olur efsanesi yıkılıyor mu sorusuna karşılık ise Dr. Benkhalifia'nın yanıtı açık: "Bence 55-60'dan sonra erkeğin baba olması zor. Kadınlarda üremeyle ilgili sorunlar nasıl 35'inden sonra başlıyorsa, erkekler için de 50 yaşından sonra başladığını söyleyebilirim" diyor.
Üremede anahtar oyuncunun yumurta olduğunu hatırlatan Dr. Benkhalifia, şunları söylüyor:
"Yumurta liderdir. Yumurta en hızlı ve yarışmayı kazanan ve zarını geçebilen spermi seçiyor. Yumurta iyiyse, iyi embriyo geliştiririz. Kötüyse kötü embriyo gelişir. Yumurta spermdeki bazı sorunları halledebilir. Ama spermdeki anomali büyükse yumurtanın yapabileceği birşey yok.
SPERMLERİN BAŞKA DÜŞMANLARI
Erkeklerde sperm yapımını kontrol eden genetik program Y kromozomu üzerinde bulunuyor. Sperm yapabilme programındaki bozukluk aileden kötü miras olarak aktarılabiliyor. Yüzyılın sorunu stres, spermleri de vuruyor. Kalite ve sayısını düşürüyor. Tiryakileri kızacak ama sigaranın olumsuz etkisi o kadar kesin ki artık tartışılmıyor bile. Alkol ve sigara, kısırlığa yol açmakla kalmıyor, düşüklere ve anomalilik bebek doğumları riskini de artırıyor.
Erkeğin yaşı yükseldikçe, gebe kalma oranı düşüyor
12 bin 200 çiftin incelenmesiyle yapılan bir araştırma gebelik oranlarıyla, erkek yaşı arasındaki bağlantıyı ortaya koydu. Araştırmada spermin kalitesi, morfolojisi ve sayısının yanı sıra gebelik, düşük ve doğum oranlarına bakıldı. Araştırmanın kadınlarla ilgili verilerinde sürpriz yoktu. Beklendiği gibi 35 yaş ve üstü kadınlarda gebelik oranlarının ciddi bir şekilde düşüyor. Sürpriz erkek tarafından geldi. Tüp bebekte 35 yaş ve üstü erkeklerin spermi kullanıldığında, gebe kalma oranı düşüyor, düşük oranı artıyordu. Araştırmaya göre, 34 yaşındaki erkeklerin spermleri kullanıldığında oluşan gebeliklerde düşük oranı yüzde 16.7. 35-39 yaş arası erkeklerde bu oran yüzde 19.5'e, 44 ve üstü yaşlarda ise yüzde 32.4'e çıkıyor. Erkeğin yaşı 39'dan 44'e çıktığında gebelik oranı yüzde 13.4'den yüzde 10.9'lara kadar düştü. Bu durumda sağlıklı ve genç çiftlerin üreme hücrelerinde henüz sorun yokke sperm ve yumurtalarını veya embriyolarını dondurmaları ve kendilerini hazır hissettiklerine anne-baba olmaları mümkün.
Mesude ERŞAN/hurriyet.com.tr
Erkeklere spermleri koruma önerileri
Spermin sırları çözülüyor
Sperm sağlığı için folik asit
Kadın dünyasında hormonların neden olduğu gelgitleri açıklamak oldukça kolay. Peki ya erkekler? Hormonlardan nasıl etkileniyorlar dersiniz? Bu konuda merak edilen 10 soruyu uzmanlara sorduk. Regl ağrılarımız, yersiz, hatta çoğu zaman nedensiz kaprislerimiz, hızla alıp verdiğimiz kilolar, kararsızlıklarımız ya da değişken ruh hallerimiz... Kadın dünyasında hormonların neden olduğu gelgitleri açıklamak oldukça kolay. Peki ya erkekler? Hormonlardan nasıl etkileniyorlar dersiniz? Bu konuda merak edilen 10 soruyu uzmanlara sorduk.
1. Erkeklere özgü hormonlar birden fazla mıdır?
Evet... En tanınanı ve etkin olanı ise testosterondur. Bu hormon; adını aldığı üzere testislerden salgılanır. Androjenler, ergenlik döneminde erkeklerin seksüel karakterini (penis büyüklüğü, ereksiyon, boşalma, ses kalınlığı, kasların gelişimi vb.) oluşturduğu gibi psikolojik yapılarında da belirleyici araçtır. Erkeklerin yetişkinliklerinde salgıladıkları testosteron oranı tüm seksüel özelliklerinin devamlılığını sağlar. Ancak zaman içinde seksüel özelliklerde belirgin rol oynayan androjenlerde azalma ve libidoda düşüş meydana gelebilir. Androjenler, kas sisteminin oluşması ve güçlenmesi için de hayati önem taşırlar. Bunun yanı sıra kadınlık hormonu östrojenin de belli oranda salgılanmasını sağlarlar.
2. Erkekler kadınlık hormonu da salgılarlar mı?
Evet... Fazla salgılanan erkeklik hormonları otomatik olarak östrojene dönüşür. Oysa kadınlarda erkeklik hormonu yani testosteron, böbrek üstü bezleri tarafından salgılanır ve bu oran son derece düşüktür.
3. Erkeklerin kadınların regl dönemi gibi bir döngüsü var mıdır?
Androlog ve Psikosomati Uzmanı Dr. Sylvain Mimoun; "Hayır... Kadınlardaki gibi düzenli bir döngüleri, yani regl dönemleri ya da ağrıları yoktur. Ancak sperm oluşumu söz konusu olduğunda, 72 günlük bir döngüden söz edilebilir. Hatta sırf bu nedenle bir uzman kısırlık testi için sperm örneği istediğinde yaklaşık üç aylık bir bekleme süresi öngörülür" diyor.
4. Erkekler de kadınlar gibi duygusal gelgitler yaşarlar mı?
Hayır! Testosteron seviyeleri gün işinde inip çıksa da, duygusal değişimler ve yorgunluk gibi olumsuzlukları sıklıkla yaşamazlar. "Hormonları, özellikle sabahları en yüksek seviyededir. Bu da genellikle ereksiyon halinde uyanmalarına neden olur" diyor Dr Mimoun.
5. Erkeklerin ergenlik dönemleri kadınlarınkine oranla neden daha zorlu geçer?
13 yaşındaki oğlunuzu yaz kampına gönderiyorsunuz... Gözü futboldan başka bir şey görmeyen genç delikanlı, dönüşünde sadece kızlardan söz etmeye başlıyor. "Ergenlikte, bazı erkek çocuklardaki testosteron seviyesi bir iki ay içinde 18 kat artabilir. Bu gibi durumlarda, arzu patlamaları bir tür travmaya dönüşür. Genç kızlar için bu dönem daha yumuşak geçer. Vücutlarındaki testosteron artışı, kişiye göre değişiklik göstermekle birlikte, en fazla üç ya da dört kat artar. Üstelik bu artış birkaç yıl içinde gerçekleşir" diye açıklıyor Nöropsikiyatrist Boris Cyrulnik.
6. Androjen bombardımanına tutulan erkeklerin penisleri daha büyük ve daha üretken mi olur?
İşte bir başka efsane daha! Seksolog ve Endokrinolog Dr. Antoine Lemaire söz konusu durumu şöyle açıklıyor; "Penisin boyutu kişinin genetik özelliklerine ve yaşına göre değişir. Erkeklik hormonlarının boyut üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Penisin boyutlarının da erkeklerin cinsel istekleri üzerinde etkisi yoktur. Doğanın cömert davrandığı erkekler kendilerine güvendiklerinden biraz daha davetkâr olabilirler. Ancak cinsel isteğin tek tetikçisi hormonlardır.
Ne kadar yüksek testosteron, o kadar yüksek libido!" Dr. Mimoun ise "Penisin boyutu ne olursa olsun, önemli olan çiftler arasındaki iletişim, ön sevişmedeki oyunların kalitesi ve fantezilerdir" diyor ve ekliyor; "Bazen doğru kelimeler ve hayal gücü libido üzerinde hormonlardan çok daha etkili olabilir" diyor Dr Mimoun. Bu uyarı da cinsel ilişki sırasında kullanılan kelimelerin iyi seçilmesi gerektiğine parmak basıyor.
7. Erkeklere özgü hormonlar, fiziki güçlerini de etkiliyor mu?
Eğer yolunuz günün birinde Arnold Schwarzenegger misali bir erkek ile kesişir ve yatakta hayal kırıklığına uğrarsanız hiç şaşırmayın! Sert kaslar, geniş omuzlar, şişkin pazılar; gerçek seksüel kimliğin ikincil göstergeleridir ve tüm erkeklerde bulunan Y kromozomu tarafından biçimlenir. Androjenlerin bu konuda belirleyici özelliği yoktur.
8. Aşırı kıllı ya da saçları dökülen erkekler yüksek hormon seviyesine mi sahiptir?
Bir diğer klişe ise erkek ne kadar kıllı ise seks gücünün de bir o kadar şiddetli olduğu yönünde... Oysa uzmanlara göre bu genelleme tamamen yanlış. Dr. Antoine Lemaire; "Saç dökülmesi son derece duygusal kökenli bir olgudur. 30 yaşındaki bir erkek, normal testosteron oranına rağmen saçlarını hızla kaybedebilir. Benzer durum kıllar için de geçerli. Çok kıl, fazla testosteron demek değildir" diyor. Hintlilerin ya da genel olarak Asya orijinli erkeklerin hemen hemen hiçbiri kıllı değildir, çoğunun sakalı dahi çıkmaz. Ancak bu durum erkekliklerinden şüphe etmemizi de gerektirmez. Bu noktada zamanın, yani yaşın da etkisi vardır. "Erkekler yaşlandıkça daha fazla tüylenirler, kadınlarda ise tam tersi yaşlılıkla birlikte tüylenme azalır" diyor Medikal Estetik Uzmanı Catherine de Goursac.
9. Testisleri küçük olan erkeklerin verimliliği daha mı azdır?
Evet! Testislerin küçük olması, genellikle düşük hormonal seviyeye işaret eder. Dr. Sylvain Mimoun'a göre; ergenlik çağından itibaren küçük testisler ya da küçük penis duygusal travmalara da neden olabiliyor. Bunu engellemek için eksiksiz bir hormonal denge programı oluşturmak büyük önem taşıyor.
10. Günlük hayatta agresif kişilikler ile erkeklik hormonu arasında neden hep sıkı bir bağ kurulur?
Nörobioloji Uzmanı Catherine Vidal durumu şöyle açıklıyor; "Bu insanların kolayına giden bir inanış. Daha küçük yaşlarda erkek çocuklarla kız çocuklar birbirlerinden ayrıştırılıyor. Bu ayrıştırma, toplum içinde kabul görmek için bir tür zorunluluk. Erkekler ağlamamalı çünkü erkek adam güçlüdür. Kızlar narin olmalı, duygularını ender dile getirmeli. Eğer hamilelik, menopoz, andropoz, ergenlik gibi geçici bir durum yoksa insanların kadına ve erkeğe biçilen rollerden şaşma hakkı da yok. Çünkü eğitim, toplum ve kültür bunu gerektiriyor."
Marie Claire
Kadınların, ne söylediklerine bakmaksızın, sesi derinden gelen erkekleri daha çekici buldukları ortaya kondu... İskoçya'daki Aberdeen Üniversitesi'nde yapılan araştırmaya göre ince sesli kadınlar kalın sesli erkekleri çekici buluyor.
Araştırma için sesleri ölçülen 113 kadına 'Senden hoşlanıyorum' ya da 'Senden hoşlanmıyorum' diyen erkek sesleri dinletildi ve bu sesleri çekici bulup bulmadıkları soruldu.
Erkeklerin sesleri elektronik olarak modifiye edilerek kimi daha feminen, kimi daha maskülen, daha tiz ya da daha yoğun seslere çevrilmişti. Katılımcıların ne söylediğine bakmaksızın sesi derinden gelen erkekleri tercih ettiği görüldü.
Ayrıca en tiz sesli 20 kadın, en maskülen erkek seslerini seçti. Radikal gazetesinin haberine göre; ekipten Benedict Jones, "İnsanların evlilik ve aşkta kendilerine çekici gelen kişileri seçtiklerini zaten biliyorduk. Ancak çekiciliğin etki alanı sırf aşkla sınırlı kalmıyor, insanlar çekici bulduğu kişileri işe alıyor, onlara oy veriyor veya onlarla daha iyi anlaşıyor" diyor.
Araştırmayla çekiciliği belirleyen faktörler arasında sesin de önemli bir belirleyici olduğu ortaya kondu.
Radikal
Prezervatif, geri çekme yöntemi ve vazektomi hariç, erkeklerin de istenmeyen gebelikten korunmaları için çok basit ve oldukça etkili bir yöntem mi keşfedildi? ABD'nin North Carolina Üniversitesi bilim adamları, ultrason dalgaları uygulanan erkeklerin 6 ay süreyle sprem üretiminin durduğunu ortaya çıkardı.
Çalışmayı yürüten Dr. James Tsuruta, ileride bu yöntemin erkekler tarafından kolay, sorunsuz ve ekonomik bir doğum kontrol yöntemi olarak kullanılabileceğini söyledi.
Senede iki kere uygulanacak ultrasonla 1 sene boyunca erkeklerin çocuk sahibi olmasını engeleyecek yöntemin, uzun vadede yan etkileri olup olmadığı araştırılmaya başlandı.
Erkekler için doğum kontrol yöntemleri
Erkeklerde doğum kontrolü amaçlı kullanılan bugün için 3 yöntemden bahsedilebilir. Geri çekme yöntemi, prezervatif (kondom) ve vazektomi. Memorial Hastanesi Üroloji Bölümü'nden Uzm. Dr. Bülent Altay, erkeklerde korunma yöntemler hakkında bilgi verdi.
Erkeklerde doğum kontrolü amaçlı kullanılan bugün için 3 yöntemden bahsedilebilir. Geri çekme yöntemi, prezervatif (kondom) ve vazektomi. Son zamanlarda üzerinde yoğun çalışmaların olduğu ancak rutin kullanıma henüz girmemiş olan diğer bir yöntem olarak hormonal yöntemden de bahsedilebilir.
GERİ ÇEKME YÖNTEMİ
Türkiye'ye yaygın olarak kullanıldığı düşünülen bu uygulama, erkeğin boşalmadan hemen önce penisini vajenden dışarı çekerek vajen dışına boşalmasıdır. Bir doğum kontrol yöntemi olmaktan çok uzak olan bu uygulamanın pek çok sakıncaları vardır.
Öncelikle bilinmesi gereken, boşalma öncesinde erkeklerde halk arasında zevk suyu olarak da adlandırılan sıvının da içerisinde de sperm hücrelerinin bulunabileceğidir. Bu sıvı penis ereksiyon halindeyken ve boşalmadan çok önce salgılanır, çok az bir miktar sıvı olmasına rağmen içerisinde az sayıda da olsa sperm hücresi bulunma ihtimali vardır. Bu risk, özellikle arka arkaya yapılan iki ilişkiden ikincisi için çok yüksektir.
Erkeklerde orgazm ve ejekulasyonun (boşalmanın) eş zamanlı olaylar olduğu göz önüne alınacak olursa, orgazmın hemen öncesinde penisin geri çekilerek boşalmanın kontrol altına alınmasının çok da kolay bir davranış olmayacağı açıktır. Geri çekmede geç kalma ve sonucunda istenmeyen bir gebelik oluşması ihtimali erkeğin cinsel ilişki süresinde baskı altında olmasına neden olur. Bu sorun nedeniyle erken boşalma en sık karşılaşılan cinsel sorunlardandır.
Bu doğum kontrol yöntemi, bazı durumlarda geç boşalma, hiç boşalamama ya da cinsel istek eksikliği gibi durumların da hazırlayıcısıdır. Özetle, çiftlerin gerek cinsel yaşamlarının sağlığı gerekse etkin ve güvenilir doğum kontrol yönteminin sağlanması açısından geri çekme yönteminin uygun bir yöntem olmadığı açıktır.
PREZERVATİF >>>
Erkekler için yeni bir doğum kontrol yöntemi!
PREZERVATİF
Prezervatif (kondom, kılıf) gebelikten korunmak amacıyla çok uzun yıllardır kullanılan etkin ve kolay bir doğum kontrol yöntemdir.
Kondom kullanımı boşalma sonucunda penisten çıkan sperm hücrelerinin (erkek tohum hücrelerinin) vajinaya dökülmesini önleyerek gebeliğin önlenmesi esasına dayanır.
Günümüzde prezervatifler lateks adı verilen bir maddeden üretilmektedir ve içerisine eklenen sperm öldürücü katkı maddeleri ile daha güvenilir hale gelmiştir. Ancak lateks allerjisi olan erkekler ve ayrıca kadınlar için prezervatif kullanımı sakıncalıdır.
Prezervatif kullanımı ile ilgili en önemli nokta belki de doğru uygulamanın nasıl olacağının bilinmesidir. Prezervatif penis erekte haldeyken içerisinde hava kalmamasına özen gösterilerek penis köküne dek uygun bir şekilde yerleştirilmesi, tırnak gibi keskin cisimler ile zedelenmemesi, uygun olmayan kayganlaştırıcı birtakım maddeler ile temasından kaçınılması ve boşalma sonrasında yine penis erekte haldeyken ve partnerden uzaklaştıktan sonra çekilmesi önemli noktalardır.
Prezervatifler tek kullanımlık olup ilişki sonrasında toplum sağlığı da düşünülerek uygun koşullarda çöpe atılmalıdır. Bu kurallara uyulmaması halinde prezervatifin ilişki esnasında çıkması ya da yırtılması riski söz konusu olabilmektedir. Kondom çıkarıldıktan sonra penis başında az miktarda da olsa sperm bulunabileceğinden tekrar ilişkiye girilmemelidir.
Bir diğer önemli konu ise kondomun ay içerisinde her cinsel ilişkide kullanılması gerektiğidir. Yalnızca gebelik açısından riskli günlerde uygulandığında koruyuculuk oranı düşer. Bu yüzden kadın adet döneminin hangi döneminde bulunursa bulunsun mutlaka her ilişkide kullanılmalıdır.
Bir diğer husus ise kondomun cinsel ilişkinin başından itibaren uygulamasıdır. Yani ilişki başında kondomsuz, boşalmaya yakın kondom ile ilişkiye devam etmek yanlış bir davranıştır. Bu durum istenmeyen gebeliklerin oluşmasına neden olabilir.
Prezervatif, doğum kontrolü ötesinde cinsel yol ile bulaşan pek çok hastalığın önlenmesinde de etkin bir koruyucudur. AIDS, Hepatit B, Hepatit C, gonore enfeksiyonu (bel soğukluğu) bunlar arasında en önemli olanlarıdır. Ayrıca prezervatiflerin son kullanma tarihlerine de çok dikkat edilmesi gerekmektedir.
VAZEKTOMİ >>>
Erkekler için yeni bir doğum kontrol yöntemi!
VAZEKTOMİ
Vazektomi, erkek doğum kontrol yöntemleri arasında en etkili ancak geri dönüşü olmayan bir gebelikten korunma yöntemidir. Bu yöntemde bölgesel anestezi altında her iki sperm kanalının kesilerek bağlanması ve sperm kanallarının devamlılığının tamamen ortadan kaldırılması amaçlanır.
Ayaktan uygulanan bir cerrahi müdahale olup, yapıldıktan hemen sonra hasta evine, işine rahatlıkla dönebilir. İşlem nedeniyle ortaya çıkabilecek sorun ihtimali yok denecek kadar azdır (enfeksiyon, kanama gibi).
Erkekler vazektomiden sonra da semen üretmeye, aynı cinsel işlev, arzu ve heyecanları yaşamayı sürdürür. Görünüm ve duygu bakımından aynı kalırlar. Vazektomi ile spermlerin iletimi engellendiği için, yalnızca boşalma sırasında çıkan sıvıda sperm hücrelerinin olmaması sağlanır.
Vazektomi sonrası hastaların çoğunun beklediği gibi bir ejekulat (boşalma sırasında çıkan sıvı) miktarında bir azalma olmamaktadır. Çünkü bu sıvının büyük bir bölümü testis dışındaki genital organlardan gelmektedir (prostat, seminal vezikül gibi).
Hastaların bilmesi gereken en önemli husus, işlemden sonra 3 ay süreyle menide sperm hücrelerinin çıkmaya devam edebileceğidir. Yani bu süre içerisinde eşler mutlak suretle diğer doğum kontrol yöntemlerinden birini kullanmak zorundadırlar. Ancak 3 ay sona erdiğinde arka arkaya yapılan 2 sperm tahlilinde hiç sperm hücresine rastlanmaması durumunda korunmasız olarak ilişkiye girebilirler.
İşlem öncesi eşlere danışmanlık hizmeti verilmeli
Vazektomi işlemi öncesinde mutlaka erkeğe ve eşine ayrıntılı bir danışmanlık hizmeti verilmeli. Türkiye'de yasal olarak da, evli kişilerde gönüllü cerrahi sterilizasyon yapılacağı zaman eşin yazılı onayını almak gerekir (1983 yıl 2827 no'lu yasa).
İşlem hakkında bilgi verilmesi esnasında hekim mutlaka yalın bir dil ve kişinin anlayabileceği terimler kullanılmalı, başvuran kişilerin korku ve endişelerini dile getirmeleri sağlanmalıdır.
Vazektomili erkeklerin bu işlemden pişman olup eski durumlarına geri dönmek istemeleri halinde ya mikrocerrahi teknikler ile kesilen sperm kanallarının uçları birbirine yeniden dikilir, ya da TESE yöntemi ile testislerden alınan sperm kullanılarak tüp bebek yapılır.
Her ikisinin de başarısı düşük olup, her zaman sonuç vermeyebilir. Bu nedenle geri dönüşü olmayan bir yöntem olarak kabul edilmelidir. Vazektomili erkeklerin % 0-3'ünde zaman içerisinde kesilen kanalların uçları birbirine kaynayarak sperm çıkmaya başlayabilir ve istenmeyen gebelikler oluşabilir. Bu risk erkek ve eşine mutlaka anlatılmalıdır.
Vazektomi yapıldıktan sonra testislerde (erbezi, haya) dolgunluk, hafif ağrı hissedilebilir.
Erkekler için yeni bir doğum kontrol yöntemi!
Memorial Hastanesi Üroloji Bölümü'nden Uzm. Dr. Bülent Altay, erkeklerde korunma yöntemler hakkında bilgi verdi.
Erkeklerde doğum kontrolü amaçlı kullanılan bugün için 3 yöntemden bahsedilebilir. Geri çekme yöntemi, prezervatif (kondom) ve vazektomi. Son zamanlarda üzerinde yoğun çalışmaların olduğu ancak rutin kullanıma henüz girmemiş olan diğer bir yöntem olarak hormonal yöntemden de bahsedilebilir.
GERİ ÇEKME YÖNTEMİ
Türkiye'ye yaygın olarak kullanıldığı düşünülen bu uygulama, erkeğin boşalmadan hemen önce penisini vajenden dışarı çekerek vajen dışına boşalmasıdır. Bir doğum kontrol yöntemi olmaktan çok uzak olan bu uygulamanın pek çok sakıncaları vardır.
Öncelikle bilinmesi gereken, boşalma öncesinde erkeklerde halk arasında zevk suyu olarak da adlandırılan sıvının da içerisinde de sperm hücrelerinin bulunabileceğidir. Bu sıvı penis ereksiyon halindeyken ve boşalmadan çok önce salgılanır, çok az bir miktar sıvı olmasına rağmen içerisinde az sayıda da olsa sperm hücresi bulunma ihtimali vardır. Bu risk, özellikle arka arkaya yapılan iki ilişkiden ikincisi için çok yüksektir.
Erkeklerde orgazm ve ejekulasyonun (boşalmanın) eş zamanlı olaylar olduğu göz önüne alınacak olursa, orgazmın hemen öncesinde penisin geri çekilerek boşalmanın kontrol altına alınmasının çok da kolay bir davranış olmayacağı açıktır. Geri çekmede geç kalma ve sonucunda istenmeyen bir gebelik oluşması ihtimali erkeğin cinsel ilişki süresinde baskı altında olmasına neden olur. Bu sorun nedeniyle erken boşalma en sık karşılaşılan cinsel sorunlardandır.
Bu doğum kontrol yöntemi, bazı durumlarda geç boşalma, hiç boşalamama ya da cinsel istek eksikliği gibi durumların da hazırlayıcısıdır. Özetle, çiftlerin gerek cinsel yaşamlarının sağlığı gerekse etkin ve güvenilir doğum kontrol yönteminin sağlanması açısından geri çekme yönteminin uygun bir yöntem olmadığı açıktır.
PREZERVATİF >>>
Erkekler için yeni bir doğum kontrol yöntemi!
PREZERVATİF
Prezervatif (kondom, kılıf) gebelikten korunmak amacıyla çok uzun yıllardır kullanılan etkin ve kolay bir doğum kontrol yöntemdir.
Kondom kullanımı boşalma sonucunda penisten çıkan sperm hücrelerinin (erkek tohum hücrelerinin) vajinaya dökülmesini önleyerek gebeliğin önlenmesi esasına dayanır.
Günümüzde prezervatifler lateks adı verilen bir maddeden üretilmektedir ve içerisine eklenen sperm öldürücü katkı maddeleri ile daha güvenilir hale gelmiştir. Ancak lateks allerjisi olan erkekler ve ayrıca kadınlar için prezervatif kullanımı sakıncalıdır.
Prezervatif kullanımı ile ilgili en önemli nokta belki de doğru uygulamanın nasıl olacağının bilinmesidir. Prezervatif penis erekte haldeyken içerisinde hava kalmamasına özen gösterilerek penis köküne dek uygun bir şekilde yerleştirilmesi, tırnak gibi keskin cisimler ile zedelenmemesi, uygun olmayan kayganlaştırıcı birtakım maddeler ile temasından kaçınılması ve boşalma sonrasında yine penis erekte haldeyken ve partnerden uzaklaştıktan sonra çekilmesi önemli noktalardır.
Prezervatifler tek kullanımlık olup ilişki sonrasında toplum sağlığı da düşünülerek uygun koşullarda çöpe atılmalıdır. Bu kurallara uyulmaması halinde prezervatifin ilişki esnasında çıkması ya da yırtılması riski söz konusu olabilmektedir. Kondom çıkarıldıktan sonra penis başında az miktarda da olsa sperm bulunabileceğinden tekrar ilişkiye girilmemelidir.
Bir diğer önemli konu ise kondomun ay içerisinde her cinsel ilişkide kullanılması gerektiğidir. Yalnızca gebelik açısından riskli günlerde uygulandığında koruyuculuk oranı düşer. Bu yüzden kadın adet döneminin hangi döneminde bulunursa bulunsun mutlaka her ilişkide kullanılmalıdır.
Bir diğer husus ise kondomun cinsel ilişkinin başından itibaren uygulamasıdır. Yani ilişki başında kondomsuz, boşalmaya yakın kondom ile ilişkiye devam etmek yanlış bir davranıştır. Bu durum istenmeyen gebeliklerin oluşmasına neden olabilir.
Prezervatif, doğum kontrolü ötesinde cinsel yol ile bulaşan pek çok hastalığın önlenmesinde de etkin bir koruyucudur. AIDS, Hepatit B, Hepatit C, gonore enfeksiyonu (bel soğukluğu) bunlar arasında en önemli olanlarıdır. Ayrıca prezervatiflerin son kullanma tarihlerine de çok dikkat edilmesi gerekmektedir.
VAZEKTOMİ >>>
Erkekler için yeni bir doğum kontrol yöntemi!
VAZEKTOMİ
Vazektomi, erkek doğum kontrol yöntemleri arasında en etkili ancak geri dönüşü olmayan bir gebelikten korunma yöntemidir. Bu yöntemde bölgesel anestezi altında her iki sperm kanalının kesilerek bağlanması ve sperm kanallarının devamlılığının tamamen ortadan kaldırılması amaçlanır.
Ayaktan uygulanan bir cerrahi müdahale olup, yapıldıktan hemen sonra hasta evine, işine rahatlıkla dönebilir. İşlem nedeniyle ortaya çıkabilecek sorun ihtimali yok denecek kadar azdır (enfeksiyon, kanama gibi).
Erkekler vazektomiden sonra da semen üretmeye, aynı cinsel işlev, arzu ve heyecanları yaşamayı sürdürür. Görünüm ve duygu bakımından aynı kalırlar. Vazektomi ile spermlerin iletimi engellendiği için, yalnızca boşalma sırasında çıkan sıvıda sperm hücrelerinin olmaması sağlanır.
Vazektomi sonrası hastaların çoğunun beklediği gibi bir ejekulat (boşalma sırasında çıkan sıvı) miktarında bir azalma olmamaktadır. Çünkü bu sıvının büyük bir bölümü testis dışındaki genital organlardan gelmektedir (prostat, seminal vezikül gibi).
Hastaların bilmesi gereken en önemli husus, işlemden sonra 3 ay süreyle menide sperm hücrelerinin çıkmaya devam edebileceğidir. Yani bu süre içerisinde eşler mutlak suretle diğer doğum kontrol yöntemlerinden birini kullanmak zorundadırlar. Ancak 3 ay sona erdiğinde arka arkaya yapılan 2 sperm tahlilinde hiç sperm hücresine rastlanmaması durumunda korunmasız olarak ilişkiye girebilirler.
İşlem öncesi eşlere danışmanlık hizmeti verilmeli
Vazektomi işlemi öncesinde mutlaka erkeğe ve eşine ayrıntılı bir danışmanlık hizmeti verilmeli. Türkiye'de yasal olarak da, evli kişilerde gönüllü cerrahi sterilizasyon yapılacağı zaman eşin yazılı onayını almak gerekir (1983 yıl 2827 no'lu yasa).
İşlem hakkında bilgi verilmesi esnasında hekim mutlaka yalın bir dil ve kişinin anlayabileceği terimler kullanılmalı, başvuran kişilerin korku ve endişelerini dile getirmeleri sağlanmalıdır.
Vazektomili erkeklerin bu işlemden pişman olup eski durumlarına geri dönmek istemeleri halinde ya mikrocerrahi teknikler ile kesilen sperm kanallarının uçları birbirine yeniden dikilir, ya da TESE yöntemi ile testislerden alınan sperm kullanılarak tüp bebek yapılır.
Her ikisinin de başarısı düşük olup, her zaman sonuç vermeyebilir. Bu nedenle geri dönüşü olmayan bir yöntem olarak kabul edilmelidir. Vazektomili erkeklerin % 0-3'ünde zaman içerisinde kesilen kanalların uçları birbirine kaynayarak sperm çıkmaya başlayabilir ve istenmeyen gebelikler oluşabilir. Bu risk erkek ve eşine mutlaka anlatılmalıdır.
Vazektomi yapıldıktan sonra testislerde (erbezi, haya) dolgunluk, hafif ağrı hissedilebilir.
Erkekler için yeni bir doğum kontrol yöntemi!